Evliya Çelebi ilk seyehat heyecanını,Kanuni Sultan Süleyman devrinden Sultan İbrahim’e kadar gelen padişahlara hizmet ettiğini belirttiği babasının sohbetlerinden aldığı,ayrıca babasının
babasının arkadaşlarından ve dostlarından dinlediği çeşitli seyehat maceralarının da ona ilham verdiği söylenebilir.Geniş bir hayal dünyasına ve bilgi birikimine sahip bulunması seyehat
merakını karşı konulmaz bir hale getirmiş olmalıdır.Kendisi eserinde seyehatlerinin sebebini,1040 Muharreminin Aşure gecesi(19 Ağustos 1630) gördüğü bir rüyaya bağlamaktadır.Buna göre
istanbul’da Yemiş İskelesi civarındaki Ahi Çelebi Camiinde Hazret-i Peygamberi kalabalık bir cemaatle birlikte görür,heyecana kapılıp Resul-i Ekremin elini öperken,”Şefaat ya Resulullah”
diyecek yerde “Seyehat ya Resulullah” der.Hazret-i Peygamber tebessüm ederek şefaati,seyehati ve ziyareti ona müjdeler;Cemaatte bulunan ashabın duasını alır;Sa’d b. Ebu Vakkas da
gördüklerini yazması temennisinde bulunur.Bu rüyayı tabir ettirdiği Kasım Paşa Mevlevihanesi Şeyhi Abdullah Dedenin, “Sa’d b. Ebu Vakkas’ın nasihati üzere ibtida bizim İstanbulcağızı
tahrir eyle.” tavsiyesiyle önce doğduğu ve yaşadığı şehri gezmeye,gördüklerini yazmaya karar verir.
İstanbul’u semt semt gezen ve çeşitli meclislerle kahvehane ve meyhanelere uğrayarak buralar hakkında bilgiler toplayan Evliya Çelebi İstanbul dışına ilk seyehati 1640 yılında Bursa’ya
yapar.Babasından izinsiz gittiği Bursa’dan dönüşünde babası ona artık seyehat etme izni verdiği gibi bir seyehatname kaleme almasını da tavsiye etmiştir.Muhtemelen İstanbul’u dolaşırken
bu arada ailesinin irtibatı sebebiyle Kütahya,Manisa ve İzmit’e kısa seyehatlerde de bulunmuştu.Evliya Çelebi’nin uzak memleketlere ilk seyehati,Ketenci Ömer Paşanın Trabzon’a vali
tayin edimesiyle gerçekleşti.
Evliya Çelebi’nin yazılarında genel olarak bir ifade güzelliği hakimdir.Üslubu ise yer yer görülen gramer hatalarına rağmen okuyucuyu cezbeder.Anlatımında rastlanan yazı diline uymayan
bazı şekiller,ilgili yöre halkının konuşma dilini verme amacına yönelik olmalıdır.Nitekim Evliya Çelebi gezdiği yerlerdeki halkın diline ve konuşma şekillerine özel bir önem vermektedir.
Sade ve samimi ifadesi,konuşur gibi kaleme alınmış cümlelerle herkese hitap etmeyi amaçlamıştır.Bazı araştırmacılar Seyehatnameyi bir hatırat olarak da görmüşlerdir.Evliya Çelebi olaylara
çok defa alaycı bir tavırla yaklaşır.Karşılaştığı kimselerin taklidini yapmaktan çekinmnez.Bazen naklettiği şeyi daha da renklendirmek için uydurma bir haber veya hadise ortaya atar.Bu
arada okuyucunun ilgisini çekmek maksadıyla aklın almayacağı garip olaylara yer verdiği de görülür.Mesela fillerin geçtiği köyde kadınların fil doğurması,gaibden haber veren mağaralar,
çaresiz dertlere çare bulan hekimler vb. Olağanüstü şeyler onun üslup ve anlatım güzelliğine çeşni kattığı gibi,bu tür hikayelere meraklı geniş kitlelerin ilgisini çekerek bu sayede
eserine popüler bir karakter vermeyi de amaçladığı söylenebilir.Ayrıca gezip dolaştığı yerlerde kendisinden iz bırakmak hevesini yaratılışındaki tevazu ile birleştirip bina duvarlarına
“Evliya ruhu için El Fatiha” yazacak kadar…

