İslamiyetin ilk asırlarından beri mübarek gecelerde halkın ibadeti için camiilerin gece boyu açık kalması ve kandillerle aydınlatılması geleneği vardı.Ramazan ayında çift minareli
camiilerin minareleri arasına kandillerle aydınlatarak yazılar yazılması Osmanlı döneminde bir sanat haline gelmiştir.Osmanlıların ilk mahyayı ne zaman kullandıkları hakkında kesin
bir bilgi olmamakla beraber 16. yüzyılın sonlarında mahyaların kullanıldığını 2. Murad’ın bir tezkeresinde(1588) görebiliyoruz.Selatin camiileri genellikle çift minareli olmasından
dolayı mahya için uygun camiilerdir.Eyüp Camiinin minareleri kısa olduğu için 1723 yılında mahya kullanılmaya uygun şekilde Nevşehirli Damat İbrahim Paşanın emri ile yükseltilmiştir.
Mahyalarda genellikle sülüs yazı kullanılmıştır.Fetih Suresinin ilk ayeti, “Maşallah”,”Bismillah”,”Leyle-i Kadr”, gibi yazılar ve Ramazanın son günlerinde ise “Elveda”, “Elfirak”,
gibi yazılar mahyalarda kullanılmıştır.Osmanlı’da mahyacılık bir meslek olarak devam etmiştir.Mahyacıların bu mesleğe kabul edilmesi için mesleki yeterlilikleri bir jüri tarafından
test edildikten sonra bu işe başlayabilirlerdi.

